60 ülke gezdi ve Türkiye’nin Kandıra ilçesine yerleşmeye karar verdi. 22 dönüm arazi satın aldı. İsviçre orijini Saanen Keçileri ile dev bir tesis kurdu. Kandıra’da süt ve süt ürünleri üretecek olan Güney Koreli Jonghee Son, Güney Kore’den Kandıra’ya uzanan hayat hikayesini Bugün Kocaeli Gazetesi’ne anlattı.
Güney Kore’de doğdu, Güney Kore’de yaşadı, Güney Kore’de eğitim gördü ve ticaretini Türkiye’de yapmaya karar verdi. 60 ülkeyi gezen Güney Koreli Jonghee Son, ailesi ile birlikte Kocaeli’nin Kandıra ilçesine yerleşme kararı aldı. Yunanistan’da, Ürdünlü eşi Khalil ile tanışan Son, kızı Hanna ve oğlu Hamzeh ile Kandıra’da kurduğu “ The Saneen- Modern Family Goat Farm” isimli tesisi hayata geçirdi. Kısa bir süre sonra tamamlanacak olan 22 dönümlük tesis ile dev bir yatırımı Kandıra’ya getirecek olan Son, 1950’de yaşanan Güney Kore Savaşı’nda, Türk askerlerinin fedakarlığını unutamadığını söyledi. “Bizi, Türkler kurtardı” derken duygulu anlar yaşayan Son, en kısa süre içinde Türk vatandaşlığı almak istediğini de sözlerine ekledi.
Çok fazla süt vermesi ve en önemli özelliğinin koku sorunu yaratmaması olan İsviçre orijini Saanen Keçilerini tesisinde yetiştiren Son, keçi sütü başta olmak üzere peynir ürünleri ile de ticaretini devam ettirecek. Süt ve süt ürünlerinin yanı sıra keçi sütünden sabun da yapacaklarını söyleyen Son, sağlığa dikkat çekerken iyi bir cilt için de çalışmalarda bulunacak. İklim değişikliğinden dolayı yaşanması muhtemel gıda krizi gibi tehlikelere de dikkat çeken Son, bilimsel tarım ile küçük alanda büyük sebze yetiştiriciliği de yapacak.
İşte koronavirüs zamanında Türkçeyi öğrenen, Türkleri çok seven, Türkiye’deki tarım sorunlarını analiz eden ve en sevdiği yemeğin ‘pilav üstü kuru’ olduğunu söyleyen Son ve Kandıra’daki yaşam öyküsü…
-Öncelikle sizi tanımak isteriz. Güney Kore’den Türkiye’ye uzanan hayat hikayeniz nasıl başladı?
“TÜRKİYE’Yİ VE TÜRKLERİ ÇOK SEVİYORUM”
“Türkiye’yi ve Türkleri çok seviyorum. Türkler de Güney Korelileri çok sever. Bizim birlikte bir tarihimiz var. Halk olarak birbirimizi çok sever ve değer veririz. Bu nedenle Türkiye’de olmaktan çok mutluyum. Güney Kore’ye, Türk askerleri kendi hayatlarını, canlarını tehlikeye atarak geldiler. Bizler için orada varlık gösterdiler ve savaştılar. Biz Türkler’e minnettarız. Güney Kore’de de bir Türk gördüğümüzde de hemen teşekkür ediyoruz.
“BİZİ, TÜRKLER KURTARDI”
Türkler’in desteğini unutmadık ve asla unutmayacağız. Türkler olmasaydı biz var olmayacaktık. Hava saldırısı ve diğer saldırılar hiçbir şekilde durmuyordu. Sadece karadan müdahale durdurulabilirdi onu da Türkler yaptı. Bizi, Türkler kurtardı.
“GÜNEY KORE’DE DOĞDUM, YAŞADIM, EĞİTİM GÖRDÜM”
Güney Kore’de doğdum, Güney Kore’de yaşadım, Güney Kore’de eğitim gördüm. Bir dönem Yunanistan’a gittim. Fakat Yunanistan’da kendime bir gelecek göremedim. Yunanistan’da bulunduğum dönem Ürdünlü eşim Khalil ile tanıştım. Khalil, Yunanistan’da eğitim görüyordu. Kendisi avukat. Daha sonra evlendik ve Ürdün’e geldik. 2 güzel çocuğumuz oldu. Hamzeh adında bir oğlumuz ve bir de Hanna adında kızımız var. Ürdün’de hala çalışan bir seyahat acentem var. Koronavirüsten sonra insanlar daha çok online çalışmaya alıştığı için şu an burada bilgisayarımla Ürdün’deki bütün işleri kontrol edebiliyorum.”
-Biraz Türkçe biliyorsunuz. Türkçe’yi nasıl öğrendiniz ve Türkiye’de insanların size yaklaşımı nasıl?
“BURAYA YATIRIM YAPARAK VE BURADA YAŞAYARAK TEŞEKKÜRLERİMİ SUNUYORUM”
“Koronavirüs döneminde internetten Türkçe öğrenmeye başladım. Aylarca Türkçe pratiği yaptım. Türkçe konuşmayı çok seviyorum. Herhalde Güney Kore dizileri Türkiye’de popüler olduğu için bazen benimle Korece de konuşuyorlar. Şaşırıyorum ve çok seviniyorum. Bir ofise, işyerine, mağazaya girdiğimde, ‘Güney Koreli’yim’ dediğimde hemen gülümsüyorlar. Sevgi dolu yaklaşıyorlar ve kendimi özel hissettiriyorlar. Buraya yatırım yaparak ve burada yaşayarak teşekkürlerimi sunuyorum. Burada olmaktan çok mutluyum. Ne zaman bir restorana gitsem kuru fasulye ve pilav yiyorum.”
-Şimdiye kadar kaç ülke gezdiniz ve ne kadar süredir Türkiye’de yaşıyorsunuz? Türk vatandaşı olma düşünceniz var mı?
“60 ÜLKE GEZDİK, TÜRK VATANDAŞLIĞI ALMAK İSTİYORUZ”
“Bir yıldan daha az bir süredir Türkiye’deyim. 6 ay dışarıda kalıp bir ay buraya geldiğim de oldu. Çocuklarımın küçüklüğünden itibaren her yaz bir ülkeye gittik. 60 ülke gezdik. Çünkü çocuklarımın geniş bir vizyonu olmasını istedim. En kısa sürede Türk vatandaşlığı almak istiyoruz. Beni gördüklerinde Özbekistanlı mı Koreli miyim diye bakıyorlar. Bu görüntü Türkiye’de çok seviliyor. Güney Koreli olduğumu görünce çok iyi davranıyorlar.
“AİLEM TÜRKİYE’Yİ GEZİP TATİL YAPARLARDI”
“Çocuklarımızın eğitim hayatları boyunca Ürdün’de yaşadık. Dünyanın diğer yerlerini göstermek, tanıtmak her zaman en iyi eğitim şeklidir. Çocuklar için eğitim yalnızca masada, sınıftaki sıralarla sınırlı değildir. Yaşayarak, görerek tecrübe etmek de çocuklarımız için önemli. Bu sebeple genç yaşlarımızda eşim, kardeşinin ailesini ve çocuklarımızı alıp yaz tatillerinde Suriye üzerinden araç ile Türkiye’ye gelirlerdi. 30 gün bazen 40 gün bütün Türkiye’yi gezip tatil yaparlardı ve çok severlerdi. Ailemin tatil seyahatlerinin asıl amacı ise geleceğimiz için bir yer arayışıydı. Eşim tatil süreçlerinde en doğru yerin arayışı içindeydi. O yüzden de hemen hemen bütün Türkiye’yi gezdi. Türkiye’yi çok gezdiği için de hangi şehirde, hangi köyde neler var toprağından insanına şehrin karakterini iyi analiz etti.”
-Peki neden Kandıra? Burada hangi çalışmaları yapmayı hedefliyorsunuz?
“KANDIRA İNSANI ÇOK CANA YAKIN VE TEMİZ KALPLİ”
“Kandıra’yı seçme sebebimiz ise stratejik olarak çok kalabalık olmaması ve güzel bir bölge olmasıydı. Ama her şeyden önce bizim için insan en önemli faktördü. Kandıra’ya yerleşmeden önce bölge insanıyla görüşmeler yaptık. Kandıra insanı çok cana yakın ve temiz kalpliler. Kandıra’da gerçekten iyi insanlar var.
“KANDIRA TAM İSTEDİĞİMİZ GİBİ BİR YER”
Kandıra, İzmit, Sakarya ve İstanbul’a çok yakın. Büyükşehirlere kolay bir ulaşımı olabilen ama tamamen de köy olabilen bir yer istedik. Kandıra tam istediğimiz gibi bir yer. Buraya yerleşmemizdeki ikinci unsur ise yağmur oldu. Kandıra çok yağış alan bir ülke. Eşimin ülkesi Ürdün’de çok fazla yağış yoktu. Yağmur, su krizi açısından da çok önemli. Yüksek ve yağışlı bir alan için çalışmalar yaptık. Yüksek bir yeri tercih etme sebebimiz sel gibi doğa olaylarından daha korunaklı olması oldu.
“SEBZE VE HAYVAN ÇİFTLİĞİ KURMAK İSTEDİK”
Özellikle keçi çiftliklerinin doğuda ve çok uzakta olduğunu araştırdık. Bu bölgede çok fazla keçi çiftliği yok. Bu sebepten kaynaklı Kandıra’nın mükemmel bir alan olduğunu düşünüyoruz. İklimsel değişikliklerden kaynaklı uluslararası gıda krizleri gibi durumlar olduğu zaman hazırlıklı olabilmek için sebze ve hayvan çiftliği kurmak istedik. İleride insanlar da katılabilir. Yeni çiftlikler de kurulabilir. Böylece bölge insanı çok kolay bir şekilde sağlıklı keçi sütü ve ürünlerine ulaşım sağlar.”
-Tarım konusunda hedefleriniz neler? Hangi ürünleri yetiştireceksiniz?
“BİLİMSEL TARIM İLE BİR BİNA YAPAR GİBİ KAT KAT TARIM YAPACAĞIZ”
“Kandıra soğuk bir bölge. Soğuk olmasından kaynaklı hayvanlar için uygun olduğu kadar sebze ve meyve çiftliği açısından uygun bir yer değil. Sebze ve meyve sıcak yerlerde daha kolay yetiştiriliyor. Ama biz bu sorunu bilimsel tarım ile çözüyoruz. Bilimsel tarım metodunu kullanarak katman katman ekim yapıyoruz. Burada üreteceğimiz tarım ürünlerinde ise sık tüketilen sebzelere yer vereceğiz. Bir süre sonra da ticaretini yapacağız. Tarım ve üretim çok önemli. Birilerinin tarımı devam ettirmesi lazım. Bilimsel tarım sayesinde küçük toprak alanında büyük üretim yapılabiliyor. Bu alan her gün yenilik gelen, değişen bir alan. Bilimsel tarım hep gelişiyor ve sürekli inovasyon içinde. Tarım yapılabilmesi için toprağın altının sıcak olması gerekir. Ama bu bölge de soğuk. Bütün yıl boyunca plastik bir serada bile üretim yapmak çok olası değil. O yüzden bilimsel tarım ile bir bina yapar gibi kat kat tarım yapacağız.”
-Kuracağınız tesis kaç dönüm alanda yer alıyor ve ihracat yapmayı düşünüyor musunuz?
“SERA KISMI İLE BERABER 22 DÖNÜMLÜK BİR ALAN”
“İçinde bulunduğumuz tesis, sera kısmı ile 22 dönümlük bir alandan oluşuyor. 5 dönüm seradan oluşuyor. İhracat her ticaret yapan insanların olduğu gibi bizim de hayalimiz. Fakat, bizim önceliğimiz lokal market olacak. Önce lokal marketin ihtiyacını karşılayacağız. İhracat ikinci sırada. Türkiye’de keçi ürünlerine olan talep inek ürünlerine olan talep kadar fazla değil. İnsanların, uzun ve çok yaşamasından daha önemli olan yaşadığımız hayatı sağlıklı sürdürebilmektir. İnsanları, sağlıklı bir hayat yaşaması için keçi ürünleri ile tanıştıracağız.
“KEÇİ SÜTÜNDEN SABUN DA YAPIYORUZ”
Burada keçi sütünden sadece peynir yapmıyoruz. Keçi sütünden sabun da yapıyoruz. İnsanların sağlıklı bir biyoloji ve aynı zamanda iyi de bir cilde sahip olması için keçi sütü sabunu da üreteceğiz. Keçi sütü sabunlarının da üretimi bu tesiste yapacağız. Şu an test aşamalarımızı yapıyoruz. Üzerinde çalıştığımız sabunlar bazen süte göre renk değişimi yapabiliyor. O yüzden rengini kontrol etmeye çalışıyoruz. İçine taze keçi sütü, zeytinyağı ve koku vermesi için lavanta yağı biri ilaveler koyuyoruz. Süt, peynir, tarım ve sabun üretimimizin hepsi bu tesiste olacak. Bunun sebebi ise her şeyin en taze haliyle kullanıyor olmamız. Başka bir yere tesis kurup sütü buradan taşımayı çok sağlıklı bulmuyoruz. Şu an klasik metot kullanarak mayalama ve kaynatma yaparak salamura peynir üretimini test ediyoruz.”
-22 dönümlük bir alandan bahsettiniz. İstihdam konusunda planladığınız bir rakam var mı?
“DEV BİR YATIRIM OLACAK”
“Her şey tamamlandığında dev bir yatırım olacak. İstihdam konusu da tesisteki sistemin tamamen kurulmasından sonra üretime göre şekillenecek. Fakat işçi bulma konusu bizim en zorlandığımız alan. Yeni nesil çok kolay doğup, büyüdü. Eski nesil gibi zorluk görmedi. İnternet de her şeyi çok değiştirdi ve insanları tembelleştirdi. İnsanlar, sosyal medya üzerinden çok kolay para kazanırlarken fiziksel bir işte çalışmak istemiyorlar. Bulduğumuz kişi de işi bilmiyor. İşi bilen işçiyi bulmak çok. Bizim en çok zorlandığımız şeylerden birisi bu konu. Çiftçiliği ve tarımı bilen çalışanlara ihtiyacımız var.”
-Çiftlikte yer alan keçilerin özellikleri neler? Neden Saanen Keçisi?
“BURADA BULUNAN KEÇİLER SAANEN KEÇİSİ”
“Burada bulunan keçiler, Saanen Keçisi olarak biliniyor. İsviçre orijini bir keçi. Beyaz ve çok güzel görünümlüler. Başka ülkelerde de yaşıyorlar. Bazen siyah bazen de kahverengi renklerinde olabiliyorlar. Bizim tesisimizdekiler orijinal Saanen Keçisi. Yurt dışından getirmeyi düşündük ama onun prosedür ve evrak işleri çok fazla oluyor. O yüzden Türkiye’den aldık hepsini. Türk, Saanen Keçileri melez olabiliyor. Ama zamanla doğurarak tamamen saf kan Saanen Keçisi haline de gelebilirler. Bir tane erkek saf kan Saanen Keçisi getirip bunları da saf kan yapabiliriz. Şu an saf kan olup olmadıklarından emin değilim. En önemli özellikleri çok süt veriyor olmaları ve sütlerinin çok daha lezzetli olması. Bir diğer en önemli özelliği ise koku sorunu olmaması.
“SAANEN KEÇİSİ ÇOK LEZZETLİ, KOKMUYOR VE ÇOK ÖZEL BİR ET”
Saanen Keçilerinin, 5 aylık bir hamilelik dönemleri var. Tamamlanan hamilelik döneminin ardından 3 ay sonra tekrar hamile kalabiliyorlar. Bu durum da hızlı bir şekilde çoğalmalarını sağlıyor. Doğum yapan Saanen Keçilerinin, ilk gebeliğinde sadece 1 bebek doğarken ikinci gebeliklerinde 2-3 bebek doğabiliyor. Saanen Keçisi çok lezzetli, kokmuyor ve çok özel bir et. İngiltere ve İspanya gibi özellikle Avrupa ülkelerinde keçi eti çok tercih edilir. Sütü de diğer sütlerden çok farklı. Sağlık açısından da çok önemli. Sağlıklı yaşamak istiyorsanız bizim keçi sütümüzü içeceksiniz.”
- Kocaeli Sanayi Odası ve Kocaeli Ticaret Odası ile görüşmeler gerçekleştirdiniz mi?
“Kocaeli Sanayi Odası ve Kocaeli Ticaret Odası’na önümüzdeki hafta ziyaretlere başlayacağız.”
-Son olarak sizin eklemek istedikleriniz var mı?
“YOLU KENDİMİZ YAPTIK, ELEKTRİĞİN EN KISA SÜREDE GELMESİ LAZIM”
“İşçi bulmak çok zor olduğu için makineleşmeye geçip mümkün olduğu kadar sistemi otomasyon ile işlerimizi yürütmeye çalışacağız. Bunların hepsini en kısa sürede yapabilmemiz için elektriğin en kısa sürede gelmesi lazım. Onun için de yardıma ve desteğe ihtiyacımız var. Buradaki yolu da kendimiz ödemek, yapmak zorunda kaldık. Hiçbir kurumdan destek almadık.
Hayvansal yem ve ilaçlardaki firmalar arasındaki fiyat istikrarsızlığı, laboratuvardaki nitelikli personel yetersizliği ve benzer sair nedenler bizleri bu süreçte zorlayan durumlar oldu. Bu süreçte dileğimiz gerek kamu kurum ve kuruluşları gerek özel sektör kuruluşları tarafından bu hususlara yönelik çalışmalar yapılması, personel bilinçlendirme eğitim faaliyetlerinin artması ve bizler gibi tarım ve hayvancılık yapan ailelerin desteklenmesidir."
Haber : Bugün Kocaeli