Kandıralılar çöp tesisini TBMM’ye taşıdı
Kandıra F Tipi Cezaevi’nin alt kısmı, Akçakese ve Pirceler mevkiinde yapılacak olan Biyokurutma Teknoloji Entegre Tesisi ’ne karşı bölgedeki vatandaşların tepkisi sürüyor. Kandıralı vatandaşlar, tesisin bölgede doğaya ciddi oranda zarar vereceğini belirterek, TBMM’nde DEVA Partisi milletvekilleriyle görüştü, mecliste basın toplantısı düzenledi.
TBMM’YE GİTTİLER
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, ikinci çöp tesisinin yapımı için Kandıra F Tepi Cezaevinin alt kısmı Akçakese ve Pirceler köyleri yakınındaki çorak alanda yapılması kararı almıştı. Biyokurutma Teknoloji Entegre Tesisinin bu bölgede yapılmaması için bölge sakinleri ciddi tepki göstermişti. Tepkilere rağmen ÇED yasal prosedür sürdürülüyor. Tesise karşı çıkan bölge sakinlerinin kurduğu Kocaeli Kandıra Çevre kültür Derneği Başkanı Adem Arı, dernek yöneticileri ve bölge sakinlerinden oluşan kalabalık bir grup önceki gün konuyu TBMM’ne taşıdı. Kandıralılar vatandaşlar mecliste DEVA Kadın Politikaları Genel Başkan Yardımcısı İzmitli Zeynep Sudan, DEVA İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu ile bir araya geldi.
TBMM’DE BASIN TOPLANTISI DÜZENLEDİ
Kandıralı köylüler, TBMM’de DEVA Partisi Kadın Politikaları Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Sudan ve DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu ile görüştükten sonra kameraların karşısına geçtiler. TBMM’nde yapılan basın toplantısında Rızvanoğlu, şunları söyledi: “Bugün yalnızca atık bertaraf ve düzenli depolama projesinin etkilerini değil, bugün burada konuştuğumuz şey bir çöp tesisi de değil. Burada konuştuğumuz toprağa, suya, geleceğe karşı açılmış olan organize işgaldir ve biz bu yağma düzenine karşıyız.
ÇEVRE SÜRGÜNÜ GERÇEĞİ ÇIKIYOR
Kandıra’nın Akçakese ve Pirceler Mahallesi arasında bir katı atık tesisi yapılmak isteniyor. Su kaynakları başına, tarım arazilerinin kalbine yapılmak isteniyor. Halkın deyimi ile ‘Doğanın bağrına bir çöp dağı dikilmek isteniyor’, bu proje halkı yok sayan anlayışın ürünüdür. Bilimi reddeden, hukuku çiğneyen, anayasa hükümleri görmezden gelen bir zihniyet var burada. İşte, tam bu noktada karşımıza çevre sürgünü gerçeği çıkıyor. Çevre sürgünü insanları doğdukları, büyüdükleri ve emek verdikleri topraklarda sessizce, sistemli şekilde koparmakta. İnsanların huzurlu yaşadığı alanlar önce kirletilir sonra verimsizleştirilir ardından da yaşanmaz hale getirilir.
HALKIN YAŞADIĞI YERDE ÇÖP TESİSİ YAPILMAZ!
İnsan sabah kalktığın bir zaman sonra orada yaşayamaz hale gelir. Burada olan arkadaşlarımız da bunun için buradalar. Arkadaşlarımız topraklarında yaşamaya devam edebilmek için bugün buradalar. Ormanlar, dereler, meralar tıpkı sömürge döneminde olduğu gibi rant uğruna feda ediliyor. Bu zihniyet halkı korumuyor, halkın yaşadığı yere gözünü dikiyor. Bu proje halkının evinin hemen dibine, yaşam alanının tam kalbine çöp tesisi dayatıyor. 570 dönümlük alandan bahsediyorum, bu alanın 548 dönümü orman. Bu ormandaki ağaçlar sadece ağaç değil. Bölge iklimini, toprağını, suyunu ve insanını ayakta tutan canlı birer varlık. Burada resmen bir kamu varlığının yağmalanması, doğanın göz göre göre gasp edilmesi söz konusu.
MERA ALANI DA KURBAN EDİLMİŞ OLACAK
Ayrıca hayvancılık var. Kandıra halkının bir bölümü geçimini hayvancılıkla sağlamakta. Bu bölgede proje hayata geçerse Akçakese’de zaten 100 dönümden 16 dönüme düşmüş olan mera alanı da kurban edilmiş olacak. ÇED meselesi, ÇED Raporu’na gelecek olursak bu olması gereken çevresele bir değerlendirme değil adeta projenin önünün açılması için hazırlanmış bir formalite belgesidir. Ekosistem değerlendirmesi yüzeysel, bölgedeki bitki örtüsü ve yaban hayatı yok sayılmış, İstanbul içme suyu havası etkisi bile değerlendirilmeden dışlanmış. Heyelan riski ise neredeyse görmezden gelinmiş. Ekim 2024’te zeminde 1 metreyi bulan düşey kayma tespit edilmiştir.
ADALETSİZLİĞE KARŞI ASLA SUSMAYACAĞIZ
Kandıra halkı 2016’dan beri projeye karşı çıkıyor. Bölge halkı sekiz yıldan beri sesini çıkarıyor ama duyan yok. Derhal bu projeden vazgeçin. Biz yatırıma değil, yanlış yere yapılan ve doğayı yok sayan bu anlayışa karşıyız. Bir tesis yapılacaksa önce doğanın ve buradaki halkın rızası alınmalıdır. Doğaya ve halka rağmen plan yapan anlayışı kabul etmiyoruz. Bu ormanlar, sular ve meralar sizlerin mülki değil. Burası birilerinin rant alanı da değil. Buralar buradaki vatandaşımızın ve hepimizin ortak geleceği. Biz buradayız ve hep konuşacağız ve bu adaletsizliğe karşı asla susmayacağız”
Haber: Özgür Kocaeli